![]()  | 
| Eşref Tek, Blog Tek! 🙂 Birden fazla blog kurmak! | 
Bu arada, Eşref Tek çıktı piyasaya, haberiniz var mı? "Ben tekim!" diyor. :)
Dostlarım, daha önce bir yazımda da bahsetmiştim: Neden uzun yıllar varlığını koruyan bloglar zamanla paylaşımlarını azaltıp sadece ara sıra görünür hale geliyorlar diye. Zaman gerçekten çok hızlı geçiyor. Bu süreçte ister istemez hayatımız farklı yönlere akıyor. Para kazanma telaşı, aile kurma sorumluluğu ya da kurduğumuz yuvaya daha çok vakit ayırma gerekliliği derken, blog yazmak bazen arka planda kalabiliyor. Yıllar içinde neler yaşayacağımızı bilemediğimiz için bloglardaki performansımızı aynı tempoda sürdürmek kolay olmuyor. İşte bu yüzden, bir dönem parlayan o başarılı bloglar zamanla internetin tozlu sunucuları arasında unutulmaya terk edilebiliyor.
Peki, birden fazla blog oluşturmak gerçekten mantıklı mı?
Açık konuşayım, ben bu konuda epey deneme yaptım. Farklı alanlarda blog açtım; kiminde teknoloji yazdım, kiminde kişisel gelişim, kiminde ise sadece deneme yazıları. Ama her defasında şunu fark ettim: Bir blogda tutarlılık ve emek varsa, o blog büyüyor. Diğerleri ise, başta ne kadar heyecanlı olursan ol, bir süre sonra ilgisiz kalıyor. Çünkü enerjin, dikkatin ve zamanın bölünüyor. Sonuçta hiçbir blog tam anlamıyla gelişemiyor.
Bir blogu büyütmek, bir çocuğu büyütmek gibi. Sürekli ilgi, sevgi ve sabır istiyor. Yazı yazmadığın her gün o blog biraz sessizleşiyor, ziyaretçiler azalıyor, arama motorlarında geriliyor. Sonra dönüp baktığında, "Keşke tek bloga odaklansaydım" diyorsun. Ben de defalarca o noktaya geldim.
Artık şunu çok net biliyorum: Birden fazla blog yerine, tek bir blogda derinleşmek çok daha verimli. Çünkü bir alanda otorite olmak, farklı konularda yüzeysel olmaktan çok daha etkili.
Blog Tecrübem bu yüzden benim için ayrı bir yerde. Her yazıda biraz daha ben varım, biraz daha deneyim, biraz daha içtenlik. Diğer bloglar bir dönemlik heves gibi geçti, ama burası bir alışkanlık, bir parça ben oldum.
Belki bir gün yine yeni bir blog açarım, kim bilir. Ama bu kez sırf "bir şeyler tutar mı acaba" diye değil, gerçekten anlatmak istediğim bir şey olursa açarım. Çünkü artık biliyorum, blog yazmak başarı için değil, paylaşmak için yapılmalı. Başarı zaten paylaşmanın yan ürünü.
Bir blogun sürdürülebilir olması için sadece yazmak da yetmiyor aslında. Okuyucu ile etkileşim kurmak, yorumları dikkate almak, eski yazıları güncellemek ve kendini sürekli geliştirmek de gerekiyor. Zaman zaman geri dönüp eski yazılarımı okurum; hem hatalarımı görürüm hem de "vay be, o zaman böyle düşünüyormuşum" derim. Blog, insanın kendi gelişimini de belgeleyen bir günlük gibi.
Yeni başlayanlara hep şunu söylüyorum: Tek bir blog seçin ve o bloga sadık kalın. Farklı konular ilginizi çekiyorsa, onları o blogun içinde kategoriye ayırın ama aynı markayı koruyun. Çünkü okur bir süre sonra sizi o kimlikle tanıyor. Bugün bir yazınızı okuyan biri, yarın yine sizin sesinizi duymak istiyor, bambaşka bir alanı değil.
Bir de küçük ama çok önemli bir detay: Mükemmeli beklemeyin. Blog dünyasında "mükemmel yazı" yoktur; sadece "samimi yazı" vardır. Yazın, paylaşın, gerekirse düzeltin ama beklemeyin. Çünkü bekledikçe fikirler eskir, kelimeler yavanlaşır.
Blog yazmak sabır ister, ama karşılığı her zaman alınır. Bir kişi bile yazınızı okusa ve bir cümleniz onda yankı uyandırsa, bu bile büyük bir başarıdır. O yüzden ne kadar zaman geçerse geçsin, yazmaktan vazgeçmeyin.
Kimi zaman az yazın, kimi zaman çok, ama hep "siz" olun. Çünkü blog dünyasında en büyük farkı samimiyet yaratır.
Peki siz hiç birden fazla blog açtınız mı? Yoksa hâlâ ilk blogunuzun satırlarında kendi hikâyenizi mi yazıyorsunuz?
Not: "Eşref Tek" ifadesi, Kanal D’de yayınlanan Eşref Rüya adlı diziden alınmıştır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaparken:
1. İçerik konusuyla alakalı olmasına özen gösterin.
2. Yazım ve dil bilgisi kurallarına uymayı ihmal etmeyin.
3. Konu ile ilgili olmayan sorularınız için ise Blogger Yardım veya İletişim sayfalarını kullanın.